Shoshin: Bir Çocuk Gibi Öğrenmek
Shoshin tahmin edebileceğiniz gibi bir Uzak Doğu felsefesi.
Eski deneyim ve bilgilerimizin boyunduruğundan kurtulup açık bir zihinle yeni bilgilere ve deneyimlere açık hale gelmeyi ifade eder.
Çocuğun zihni, yeni başlayanın aklı gibi anlamları vardır.
Bir konu üzerinde çalışırken yerleşik bilgi ve fikirlerinizi tamamen bir tarafa bırakıp yeni bilgilere karşı tam bir açıklıkla yaklaşmanızı gerektirir.
‘Ben bunu zaten biliyorum’ yaklaşımı kadar öğrenmeye ket vuran çok az şey vardır.
Bir çok insan yeni şeyler öğrenmek istemezler, zaten bildikleri şeyin doğrulanmasını, kabul edilmesini isterler.
Şöyle bir söz vardır:
“Çocuklar bilgedir, yetişkinler ise aptal. Çünkü çocuklar her zaman yeni bir şey görürler; yetişkinler ise yıllardır yeni hiçbir şey görmemişlerdir.”
Yetişkinler zihinsel koşullanmalar nedeniyle her şeyi kendi deneyimlerinin perspektifinden değerlendirme eğilimindedirler.
Bu da koşullanmalardan bağımsız bir şekilde yeni şeyler öğrenmelerini zorlaştırır.
Bir çocuğun zihninde sayısız olasılık vardır ama yetişkin bir zihinde çok az olasılık vardır.
Bu örüntüyü her hangi bir işe ya da projeye yeni başlayan ve o işte uzman zihinler arasında da görebilirsiniz.
Peki, bir çocuğun zihin açıklığına, berraklığına nasıl ulaşabilirsiniz?
Çevrenizdeki insanlara sürekli bir şeyler anlatmaya, öğretmeye çalışmayın.
Ortalama insan, özellikle bir konuda belli bir uzmanlığa eriştiği zaman etrafındaki herkese bu konuda bir şeyler öğretmeye çalışır.
Bunu çoğu zaman farkında bile olmadan yapar.
Tüm diyaloglarda konuşan, aktaran, değer katmaya çalışan, akıl veren taraf olur.
Bu da yeni şeyler öğrenme olasılığını azaltır.
Eğer yeni şeyler öğrenmek istiyorsanız konuyla ilgili uzmanlığınız ne seviyede olursa olsun, tam bir zihin açıklığıyla dinlemeyi öğrenmelisiniz.
Diyalog halinde olduğunuz kişi tamamen yanılıyorsa dahi dinleyin.
Tüm dikkatinizi karşınızdaki kişiye verin ve dinleyin.
En azından hayata dair farklı bir bakış açısı edinmiş olursunuz.
Öğrenmenin en etkili yolu dinlemektir.
Tüm tartışmaları kazanmak zorunda değilsiniz.
Sizin kazanmanız için başkasının kaybetmesi gerekmiyor.
Rekabetçi yaklaşım ile kısa süreli kazanımlar elde etseniz de uzun vadede öğrenme performansınız düşecektir.
Bırakın son sözü başkaları söylesin.
Belki o söz hayatınızda bir dizi gelişmeyi tetikleyecek bir fikir kırıntısı barındırıyor olabilir.
Son sözü söylemeden de tatmin olmuş bir şekilde ortamdan ayrılabilirsiniz.
Daha fazla anlat.
Konu ne olursa olsun, karşınızdaki sözünü bitirdiğinde bu cümleyi kurun.
Ve tüm dikkatinizi vererek dinleyin.
Bunu alışkanlık haline getirdiğinizde dinleyerek öğrenmenin sırrına ulaşacaksınız.
Cahil olduğunuzu; hiç bir şey bilmediğinizi farz edin.
Öğrenilen her şey bir başkasından ya da bir kaynaktan öğrenilir.
Hiçbir şey bilmediğinizi farz ederseniz yeni şeyler öğrenme ihtimaliniz artacaktır.
Hayatınız boyunca maruz kaldığınız deneyimlerden ve kişisel çabalarınızla edindiğiniz tüm bilgiler,
ne kadar değerli olursa olsun, yerleşik kalıplardır.
Bu gerçeğin farkına varmanız halinde mevcut dağarcığınızın üzerine yenilerini ekleme şansınız olacaktır.
Sözün özü,
Yeni bir şey öğrenmeye çalışırken bildiğiniz her şeyi bir süre için rafa kaldırın.
Bir meyve bahçesine, içi meyve dolu bir sepetle gitmezsiniz değil mi?
Bir çocuk gibi, tam bir zihin açıklığıyla, pürüzsüz bir heves ile, yeni olasılıklara, yeni deneyimlere, yeni fikirlere doğru yelken açın.
Bu, eğlenceli, keyifli ve sürprizlerle dolu bir yolculuktur.
Yorumlar
Yorum Yaz