2 Temmuz 2024 Salı 03:36:50


Küçük Adımların Büyük Paradoksu

Küçük Adımların Büyük Paradoksu

 

Başarıya giden kestirme yol olmadığını ve başarının zaman alacağını ifade eden ünlü bir söz vardır: 

Roma die uno non aedificata est.

Roma bir günde inşa edilmedi.

Roma bir günde inşa edilmedi ama her gün birkaç tuğla eklendi. 

Her gün tuğla üstüne tuğla koymanın gecikmeli ödülüdür Roma.

 

Kendi kişisel Roma’nızı inşa edebilmenin yolu ise odaklı pratikler ve kesintisiz ilerlemedir.

Nihai hedef: Roma’nın inşası.

O günün payına düşen pratik: Birkaç tuğla eklemek.

 

Dev sonuçlara ulaşmanın tek ve kaçınılmaz yolu küçük adımlarda ustalaşmaktır.

Ancak küçük adımlar özellikle başlangıçta beklediğiniz coşku ve heyecanı vermezler.

Hemen bir ödül sağlamazlar çünkü.

1 tuğla eklemenin etkileyici bir yanı yoktur. Kimse bunun için sizi alkışlamayacaktır. 

Ayrıca ihmal edilirse telafisi mümkündür.

Bugün birkaç adım atmazsak en fazla ne olabilir ki?

Yarın telafi ederiz nasılsa.

Ancak yarınlara bırakılan o küçük adımlar birike birike, dev sonuçlarla aramızdaki boşluk da giderek büyür.

Küçük sapmalar zamanla istikameti büsbütün başka bir yöne kaydırır.

 

Çoğunlukla hedefler gözlerimizi kamaştırırken; bizi o hedefe götürecek olan günlük küçük pratikler, yani sistem göz ardı edilir.

Oysa Roma sonuçtur; tuğla sistem.

Roma gibi heyecan verici bir hayal ile oyalanmak varken neden birkaç tuğla bizi heyecanlandırsın ki, değil mi?

Buna ‘küçük adımların büyük paradoksu’ diyelim.

 

Dev sonuçlar için küçük adımlarda devamlılık şart.

Ama küçük adımlarda coşku ve motivasyon sorunu var; daha doğrusu devamlılığın yakıtı olan ödül geç geliyor.

 

Bu paradoksu kırmanın yolu Roma’yı unutmaktır.

Coşku ve motivasyonu denklemden çıkarmaktır.

Bütün mesele tuğladır.

Tuğla sistemdir. Tuğla ödüldür.

Roma ise doğal sonuçtur. Düşünmeye bile gerek yoktur. Nasılsa gelecektir.

 

Hedefinizi belirleyin ve sizi o hedefe ulaştıracak bir sistem geliştirin.

Yaptınız mı? 

O halde şimdi hedefinizi unutabilirsiniz.

Çünkü artık önemli olan hedef değil sistemdir.

Sistemi işler halde tutup; o günün payına düşen görevleri yerine getirdiğiniz takdirde hedef kendiliğinden gelecektir, doğal sonuçtur.

 

Meseleyi böyle içselleştirdiğimiz zaman, bunun, insanı rahatlatan bir tarafı yok mu sizce de?

Roma gibi heyecan verici ama aynı zamanda karmaşık, yorucu, yıpratıcı, dahası belirsiz bir hayalin peşinde koşmaktansa tüm enerjinizi, çabanızı tek bir tuğlaya kanalize etmek çok daha basit, kolay ve etkili bir strateji değil mi?

 

Bugün bulunduğun nokta ve elde ettiğin her şey geçmişte attığın o küçük adımların sonucudur.

Ve bugün, burası biraz üzücü, sahip olduğun herşey ile sahip olabileceğin her şey arasındaki boşluğun müsebbibi de yine o küçük adımlardır. Ama bu kez ters yönde. Yanlış olana doğru atılan küçük adımlar. 

Cezası da ödülü de geciktiği için gücü hafife alınan, görmezden gelinen küçük adımlar…

 

Hadi tekrar edelim; iyice kazınsın zihnimize bu gerçek.

 

Bugün sahip olduğun her şeyin mimarı geçmişte attığın ya da atmadığın küçük adımlardır.

Bugün, finansal gücün, sağlık durumun, ruhsal istikrarın, entelektüel seviyen, sosyal ilişkilerin, aile saadetin ve kısacası hayat kaliten ne durumda ise, bunun tek sorumlusu o küçük adımlardır.

Şimdi sorumluyu bulduk.

O halde, hadi, bu realiteyi geleceğe taşıyalım. 

 

Yarın sahip olacağımız her şeyin mimarı da şimdi attığın küçük adımlar olacaktır.

Yarın, finansal gücün, sağlık durumun, ruhsal istikrarın, entelektüel seviyen, sosyal ilişkilerin, aile saadetin ve kısacası hayat kaliten ne durumda ise, bunun tek sorumlusu da bugün atacağın o küçük adımlar olacaktır.

 

Kısacası, hayatımızdaki her şeyin yapı taşıdır o küçük adımlar. Ve dikkate alınmayı sonuna kadar hak ediyorlar.

 

img

Ömer ÜNER

Yorumlar