Haiku Sanatı ve Sınırlamaların Üretkenlik Üzerindeki Etkisi
Sınırlamalar bizi daha üretken, daha kreatif ve daha odaklı yapar.
Önceliklerimizi belirlemek ve önemli olana odaklanmak zorunda bırakır.
Japonların ünlü Haiku şiiri bunun güzel bir örneğidir.
Sadece 3 satır ve toplam 17 heceden oluşur.
Bir duyguyu ya da düşünceyi aktarabilmek için oldukça sınırlayıcı değil mi?
Ancak haiku yöntemiyle çok güçlü şiirler yazılmıştır.
Mesela Orhan Veli...
Yosun kokusu
Ve bir bardak karides
Sandık Burnu'nda
Mesela Oruç Aruoba...
Ağaçlar
Kulak kabartmışlar:
Dolunay’ı dinliyorlar.
Haiku tekniğinde şairin,
-
En doğru kelimeyi seçmesi,
-
Yalın bir dil kullanması,
-
Mesajın özünü vermesi,
-
Daha odaklı ve dolambaçsız bir şekilde ifade etmesi,
-
Daha kreatif olması gerekir.
Kelimeleri israf etme; hoyratça kullanma şansı yoktur.
Haiku tekniği, sınırlamaların üretkenlik üzerindeki etkisine çarpıcı bir örnektir.
Ancak hayatın farklı alanlarında da bu etkiyi görebiliriz.
Bir kaç parça eşyayı çok büyük bir kutuya yerleştirmeniz istenirse içine hepsini koyarsınız, seçmeniz, öncelik sıralaması yapmanız gerekmez.
Ancak elinizde çok küçük bir kutu varsa, seçimlerinizi çok dikkatli bir şekilde yapmanız gerekir.
Önceliklerinizi doğru belirlemek ve hangi eşyaların daha önemli olduğuna dair bir değerlendirme yapmak zorundasınız.
Bu da optimum sonuç için odaklanmanızı ve doğru teknikler kullanmanızı gerektirir.
Sınırlamaların üretkenlik üzerindeki etkisine ilişkin birkaç örnek daha...
Elinizde uzun bir yapılacaklar listesi var.
Bu işleri tamamlamak için örneğin kendinize 1 ay zaman verdiniz.
Acele etmenize gerek yoktur. Çünkü zamanınız var.
Seçici olmak zorunda değilsiniz.
Öncelik sıralaması yapmanız gerekmez.
Hemen şimdi odaklanmak zorunda da değilsiniz.
Bu 'rahatlık' önemsiz ya da o kadar da önemli olmayan bir çok aktiviteyi araya almanıza yol açar.
Nasılsa telafi etmek için zaman vardır.
Ancak kendinize birkaç gün bir süre verirseniz hemen harekete geçersiniz.
Önceliklerinizi belirlersiniz.
Tam bir odaklanmayla başlarsınız.
Çünkü zamanınız kısıtlıdır.
Sadeleşmek istiyorsunuz.
İşe kıyafetlerden başladınız.
Kendinize her mevsim için en fazla 30 parça kıyafet kotası koydunuz.
Bu kıyafetleri belirlerken çok daha özenli olursunuz.
Size optimum faydayı sağlayacak kıyafetler seçmeye çalışırsınız.
Alışveriş yaparken daha dikkatli olursunuz.
Çünkü bir mağazaya girip 15 parça kıyafet alıp çıkma şansınız yok artık.
Uzun süredir giymediğiniz kıyafetleri elden çıkarırsınız.
Her disiplin gibi bunun da birden fazla sonucu oldu değil mi?
Gereksiz eşyalardan kurtuldunuz.
Gözden çıkardığınız ama iyi durumda olan kıyafetleri ihtiyacı olanlara ulaştırdınız. (Hüsnüzan)
Muhtemelen tasarruf ettiniz.
Sadeleştiniz.
Ve daha az ama içinize daha çok sinen bir gardroba sahip oldunuz.
Aklınızda bir çok proje var.
Sizi heyecanlandıran, bir an önce başlamak istediğiniz...
Ama kendinize her ay için tek bir proje hakkı verdiniz.
Ve tüm kaynaklarınızı, enerjinizi, zamanınızı, ilginizi o tek bir projeye odaklamanız gerekiyor.
Hem proje sayısına, hem süreye kota koydunuz. Çifte etki.
1 ay içinde o tek projeyi tamamlamanız lazım.
Kendinizi buna mecbur bırakacak bazı önlemler aldınız.
Artık o projeye odaklanmaktan ve 1 ay içinde tamamlamaktan başka kendinize çıkar yol bırakmadınız.
Bu kısıtlamalar sayesinde muhtemelen o projeyi 1 ay içinde ve çok daha başarılı bir şekilde tamamlayacaksınız.
Çok hareketli bir sosyal hayatınız var.
Çok fazla insanla iletişim halindesiniz. Bu aslında güzel bir şey.
Ancak en önemli kaynağımız olan zaman çok kısıtlı.
Çok fazla insanla yüzeysel ilişkiler kurmak yerine daha az sayıda insanla çok daha derin, anlamlı ve verimli ilişkiler geliştirebilirsiniz.
Alternatif maliyeti en yüksek kaynak zamandır.
Bu nedenle zamanın etkili bir şekilde kullanılması çok önemli.
Sınırlılık algınızı güçlendirmelisiniz.
Böylece eşsiz bir kaynak olan zamana bakış açınızı değiştirebilirsiniz.
Hayat küçük bir kutu ve içine yerleştirilmesi gereken çok fazla eşya var.
Doğru eşyaları, uygun bir şekilde ve özenle yerleştirmelisiniz.
İş ve özel hayatımızda odaklanma becerinizi fantastik bir şekilde geliştirmek istiyorsanız kendinize sınırlar belirleyin.
Zamanın sınırlı olduğunuzu bilirseniz odaklanırsınız, dikkat dağıtıcıların cazibesine kapılmazsınız ve zamanı en iyi şekilde kullanmanın yollarını ararsınız.
Sınırlı bir zaman içinde, tek bir göreve/işe/projeye odaklanın.
Tek seferde tek bir iş. Kısıtlı zaman. Saf bir odaklanma.
Zamanın en kıymetli kaynağımız olduğunun bilinciyle...
Hadi bu yaklaşımı pratiğe dökelim.
Bir görev belirleyin ve bu görev için 1 saat ayırın.
Süre çok net. Sadece 1 saatiniz var.
Zorunluluk hissini artırmak için bazı bağlayıcı önlemler alabilirsiniz.
Başkasına durumu anlatabilir ve sosyal bağlılık oluşturabilirsiniz.
Hemen sonrasında başka önemli bir program koyabilirsiniz.
Böylece süreyi uzatma şansınız olmaz. Bu süre içinde işi tamamlanız gerekir.
Bu durumda zamanı kısıtlı ve efektif bir şekilde kullanabilmek için muhtemelen şunları yapacaksınız:
-
iş için malzemeler gerekiyorsa önceden hazırlarsınız.
-
ortamı daha elverişli hale getirirsiniz.
-
dikkat dağıtıcılardan kurtulursunuz.
-
dünyada başka hiçbir şey yokmuş gibi tüm dikkatinizi işe verirsiniz.
-
en dolambaçsız, en kestirme yolu seçersiniz. (haiku sanatı)
-
süreci uzatacak tüm fazlalıklardan kurtulursunuz. (yalın üretim)
Ve sonuç olarak ortaya beklentilerinizin üstünde harika bir iş çıkacak.
Warren Buffet ile Bill Gates'e bir arkadaş ortamında şu soru soruluyor.
Başarınızı özetleyecek tek bir kelime olsaydı ne olurdu?
İkisinin de cevabı aynı:
Odaklanma.
Odaklanmanın gücünü gerçekten kavradığımız an, her şeyin değişmeye başladığı an olacaktır.
Yorumlar
Yorum Yaz