24 Kasım 2024 Pazar 12:46:14


5-4-3-2-1... Haftaya Roket Gibi Başla! (9 Ekim)

5-4-3-2-1... Haftaya Roket Gibi Başla! (9 Ekim)

 

Bu bülten, her Pazartesi sabah 09:00'da, yayınlanmaktadır.

Bülten içeriği şu şekildedir: 

5 Fikir - 4 Soru - 3 Öneri - 2 Alıntı - 1 Kavram

Sadece 10 dakikanızı ayırarak, haftaya roket gibi bir başlangıç yapabilirsiniz.

 

5 FİKİR

 

I.

Nadiren iyi fikir üretebilirsin.

Bunda bir sorun yok, deha seviyesinde bile bu böyledir.

Ama şunu yapabilirsin:

Kaydadeğer bir süre tek bir konuya odaklanırsın.

Elde ettiğin veriyi revize edersin, tekrar revize edersin.

Tekrar revize edersin.

Ta ki geriye en iyi kısımlar kalıncaya dek.

Yavaş bir süreç, ama her zaman işe yarar.

 

(by omeruner)


II.

Yetenek seçenekleri artırsa da başarıyı garantilemez.

Başarıyı garantileyen şey, bilinçli tekrardır.

 

(by omeruner)


III.

Aynı anda tek bir işe odaklanan kişi, 

eski usullerle çalışıyor olsa da, 

optimizasyon kaygısıyla sürekli yeni teknoloji, 

yöntem ve araç arayışı içinde olan kişiden 

çok daha verimli olacaktır.

 

(by omeruner)


IV.

 

Kendini iyi hissetmek, çoğu zaman sadece 10 dakika uzağındadır.

 

Kısa bir yürüyüş, 

bir sevdiğinle sohbet etmek 

ya da birkaç sayfa okumak 

 

Kötü seyreden bir günü kurtarabilir.

 

(by omeruner)


V.

 

Duyguların değil; eylemlerin sana aittir.

Ancak onlara hükmedebilirsin.

 

(by omeruner)


4 SORU


I.

 

1 sene sonra bugün, bir kafeye oturdun.

Çayını, kahveni söyledin. 

Çantandan kalem kağıt çıkardın.

Son 1 sene içinde ‘iyi ki yaptım’ dediğin şeyleri yazmaya başladın.

 

Bu listede nelerin olmasını isterdin?

 

(by omeruner)


II.

 

Şu anki alışkanlıkların gelecekteki senin işine yarayacak mı?

Cevabın hayır ise, bu konuda hangi küçük adımları atabilirsin?

Neleri değiştirebilirsin?

 

(by omeruner)


III.

 

Önümüzdeki 10 dakikayı, en iyi nasıl geçirebilirsin?

Bunu yapmanı engelleyen nedir?

 

(by omeruner)


IV.

 

Senin için en önemli 3 şey nedir?

Son 1 hafta içinde bu 3 şeye ne kadar vakit ayırdın?

 

(by omeruner)


3 ÖNERİ


I.

 

Daha fazla basamak çıkmadan önce; merdiveni doğru duvara yasladığından emin ol.

 

(by omeruner)


II.

 

Alışkanlıklarını eğlenceli hale getirmenin bir yolunu bul.

İnsan keyif aldığı şeyi sürdürmeye eğilimlidir.

Yaptığın her şeye biraz merak, biraz oyun, biraz eğlence katmaya çalış.

En iyi değişim, kendini iyi hissederek gerçekleşir.

 

(by omeruner)



III.

 

Ne yapman ve nereden başlaman gerektiğini bilmiyor musun?

 

O halde, şu 2 kriteri ara:

 

  • kolaylıkla odaklanabileceğin bir şey

  • enerjini yükselten; seni harekete geçiren bir şey

 

Bu 2 kriteri sağlayan şey, seni yarı yolda bırakmayacaktır.

 

(by omeruner)


2 ALINTI

I.

Bütün insanların sade bir yaşama yönelmesi fakat sadeliğin bireysel olarak uygulanması gerektiğini savunan Amerikalı müteveffâ yazar Henry David Thoreau sadelikle ilgili şunları söyler:

 

 

"Kişi hayatını sadeleştirdiği ölçüde evrenin kanunları gözüne daha basit görünecek ve ne yalnızlık yalnızlık; ne yoksulluk yoksulluk; ne de zayıflık zayıflık olacaktır."

 

(by omeruner)


II.

 

Sivil itaatsizliğin sembol ismi Thoreau, kitap okumanın insan hayatı üzerindeki dönüştürücü etkisini şöyle ifade ediyor:


"Tarih, bir kitap okumakla hayatında yeni bir çağ başlatan ne kadar çok insan kaydetti."

 

(by omeruner)


1 KAVRAM

 

Daha Çok ve Daha Hızlı Okumak

 

Modern tarih boyunca basılan kitap sayısı yaklaşık 129 milyon.

Bunun ne kadarının iyi, vasat ve kötü kitap olduğunu belirlemek için çok karmaşık (!) bir algoritma geliştirdim. 

Çayınız kahveniz hazırsa başlayalım.

 

Hesaplarıma göre 129 milyon kitabın, 

1/3’ü iyi (hiç düşünme, oku)

1/3’ü vasat (mecbursan, ayıklayarak oku)

1/3’ü berbat (arkana bakmadan kaç)

 

İyi kitapların sayısı: 43 milyon. (küsürat yok, ama algoritmaya güveniyoruz.)

 

  • bildiğiniz dillerde yazılmış olması

  • erişilebilirliği

  • ilgi alanınıza girmesi

gibi kriterler devreye girince okuyabileceğiniz iyi kitap sayısı: 1.560.320 (bu kez küsürat var, daha inandırıcı oldu)

 

60 senelik periyotta,

 

Ortalama bir okur iseniz, haftada 1 kitap okuyarak, toplamda 3120;

Sıkı bir okur iseniz, haftada 2 kitap okuyarak, toplamda 6240;

kitap okuyabilirsiniz.

 

Bu algoritmaya göre, dünyadaki iyi kitapların sayısı 1.560.320 iken;

hayatınıza sığdırabileceğiniz kitap sayısı maksimum 6240’dır.

İşte hayat bu kadar kısa.

 

Peki, hayatınıza sığdırabileceğiniz kitap sayısını artırmak için ne yapabilirsiniz?

Bunun için 2 temel strateji var:

 

  • seçerek, ayıklayarak okumak.

  • okuma hızınızı artırmak.

 

İyi okur, seçerek okur.

İyi okur, seçtiği kitabın içinden de seçerek okur.

 

Öncelikle, mümkünse, sadece iyi kitapları okuyun.

Ama vasat kitapları da mesleki bir zorunluluk ya da içerdiği birkaç iyi bilgi/fikir kırıntısı için okumanız gerekiyorsa, ayıklayarak okuyun.

 

Vasat bir kitabın tamamını okumak, bir kararlılık göstergesi değil; biraz iddialı olacak ama, ahlaki bir sorundur.

En değerli kaynağın israf edilmesidir.

Başka vasat kitapların üretilmesini teşviktir. (arz-talep meselesi)

 

İyi olduğunu düşündüğümüz kitaplarda dahi yeterince iyi olmayan ya da mükerrer kısımlar vardır.

Bu kısımlar için de ayıklama yaparak okumak gerekir.

 

Elbette bu söylediklerimiz kurgusal olmayan kitaplar için geçerli.

Kurgusal kitaplar başka bir yazının konusu.

 

Peki, seçerek okumak nasıl yapılır?

Ve okuma hızımızı nasıl artırabiliriz?

 

Aşağıya birkaç strateji bırakıyorum.

Bu stratejileri uyguladığınız takdirde 1-2 hafta içinde okuma hızınız önemli ölçüde artacaktır.

Biraz bilinçli çaba ve pratik yeterli.

 

1. Kafanın içindeki analitik sesten kurtul.

 

Küçükken, okullarda her kelimeyi vurgulu ve sesli bir şekilde okumamız öğretildi.

Yetişkin hayatımızda da bu alışkanlık ‘iç monolog’ şeklinde devam etti.

 

Özellikle kurgusal olmayan metinleri okurken kafamızın içinde bir ses, okuduklarımızı tekrar eder, tartar, bir mantığa otıurtmaya çalışır, mukayese eder, hüküm verir, onaylar, eleştirir.

Ancak bu, analitik okuma değildir.

Bu, yavaş okumadır.

 

Daha hızlı ve etkili okuma için bu sesin susturulması gerekir.

Çünkü bu ses konudan sapmanıza, ikincil değerlendirmeler yapmanıza ve odağınızı kaybetmenize sebep olur.

 

Beynimiz ve gözlerimiz kelimeleri çok hızlı algılar. Saliseler içinde bağlantılar kurar.

Cümleler, paragraflar derken anafikir belirir; konuya girilir.

Akış yakalanmıştır. Gerisi çorap söküğü gibidir.

 

Ancak iç ses, bu hıza ayak uyduramaz.

Konuyu dallandırıp budaklandırır.

Şüphe, kaygı, sorgulama devreye girer.

Ve doğal olarak beyin ve gözler de yalpalamaya başlar.

 

Bu sesi susturmak biraz pratik gerektiren bir beceridir.

Ancak bunda ustalaşırsanız, okuma hızınız 2-3 kat artacaktır.

 

Bunun için bazı çok basit ve hatta çocuksu sayılabilecek teknikler var.

Bunlardan biri parmakla göstererek okumaktır.

Okuma hızını belirgin şekilde artırdığı bilimsel olarak ispatlanmıştır.

Parmağınızın ucuna odaklandığınızda iç ses duyulmaz olur.

Deneyin, farkı göreceksiniz.

 

Ama diyelim ki elinizde iyi bir metin var.

Aceleniz de yok.

Tadını çıkararak okumak istiyorsunuz.

O halde iç sesi tekrar oyuna dahil edebilirsiniz.

 

Bilgi edinme amaçlı okumalarda ise,

odaklı, hızlı ve etkin bir okuma yapın; alacağınızı alın

ve kitabı terk edin.

 

2. Kelimelere değil; kelime gruplarına odaklan.

 

Yine okul çağında edindiğimiz bir alışkanlık.

Her kelimeyi anlamaya çalışarak, her anlam kırıntısını toplayarak okumak.

Bu yetişkinlikte de devam ediyor doğal olarak.

 

Ama malesef bu da okuma hızını çok yavaşlatan berbat bir alışkanlıktır.

 

Peki, ne yapabiliriz?

 

Paragrafı hızlıca gözünüzle tarayın.

Kelimelere değil, kelime gruplarına odaklanın.

Beynin boşukları doldurmak; anlamlı bağlantılar kurmak gibi inanılmaz bir yeteneği var. Ana fikri yakalayın; bırakın gerisini beyniniz halletsin.

 

Mesela, şu paragrafta…

 

Herkes aşırı ataleti bilir, ancak aşırı üretkenliği bilmek ve bu konuya dikkat çekmek de önemlidir. Çünkü aşırı atalet kadar, aşırı üretkenlik de zararlıdır. Aklımızın sürekli işte olması, ailemizin, arkadaşlarımızın, çevremizin ve ilişkilerimizin zarar görmesi bu toksik üretkenliğin en büyük belirtileridir.

 

1-2 saniye, tarama yapın.

İşaretli kelime grupları dikkatinizi çekecektir.

Fark ettiyseniz bunlar tüm paragrafın ana fikrini gayet net bir şekilde yansıtıyor.

 

Anlamın yüzde 80’ini kelimelerin yüzde 20’sini okuyarak alabilirsiniz.

Bu oran değişebilir.

Metin biraz daha bilgi ağırlıklı ve görece kompleks ise kelimelerin yüzde 50’sini okumanız gerekebilir;

ama yine de anlamın yüzde 80-90’ını rahatlıkla alabilirsiniz.

 

Bu beceri, elbette pratikle gelişecektir.

Okuduğunuz kitapların çoğunu bu yöntemle okuduğunuzu hayal edin.

İnanılmaz bir zaman tasarrufu olmaz mıydı?

 

3. Paragrafın sadece, ilk ve son cümlesini oku.

 

Eğer keyif için değil de bilgi amaçlı bir okuma yapıyorsanız, o bilgiyle doğrudan ilişkili olmayan kelime ve cümleleri okumak ne büyük bir israf!

 

Özellikle kurgusal olmayan vasat metinlerde bir bilgi tekrar tekrar farklı cümlelerle aktarılır.

Zaten anladığınız bir konsept için örnek üstüne örnek verilir.

Bu acıyı yaşamanıza gerek yok.

Özellikle de ne istediğini bilen, sıkı bir okursanız…

 

Az çok fikir sahibi olduğunuz bir konuyla ilgili bir bölüm okurken;

Önce her paragrafın sadece ilk ve son cümlesini okuyun.

Bunu yaptığınız anda muhtemelen kaydadeğer bir bilgiye ulaşmış olacaksınız.

 

Paragrafı bu şekilde okudunuz ama hala anlayamadığınız noktalar mı var?

Ana fikri kaçırdığınızı mı hissediyorsunuz?

Önemli değil, birkaç saniye ayırıp tekrar dönün paragrafa ve bir önceki teknikle birkaç kelime daha yakalayın.

Muhtemelen anafikri cebinize koyup çıkacaksınız paragraftan.

 

Bu yöntemle bölümün tamamını okuyun.

 

4. İlgini çekmeyen bölümü, paragrafı atla.

 

Kitabın içindekiler kısmına göz atın.

İlginizi çeken bölümler varsa sadece onları okuyun.

Size bir katkı sağlamayan ya da zaten bildiğiniz şeyleri tekrar eden bölümleri atlayın.

 

Bunu aynı sayfada bile yapabilirsiniz.

Tekrar eden bir paragraf varsa atlayın.

İşinize yarayacak bir bilgi kırıntısı içermeyen bir paragraf varsa yine atlayın.

 

Ve bunu yaparken kendinizi kötü hissetmeyin.

Bu, sizi kötü bir okur yapmaz.

Bu, sizi tembel, hemen sıkılan bir okur da yapmaz.

Bu, sizi en önemli kaynağı olan zamanının değerini bilen iyi bir okur yapar.

 

5. Daha çok kitabı yarıda bırak.

 

İnsanların vasat bir kitabın tamamını okuma konusundaki inanılmaz kararlılıklarını görünce çok şaşırıyorum.

 

Hayat kısa ve dünyada çok fazla iyi kitap var.

Neden vasat bir kitapla zamanımızı ziyan edelim ki?

 

Benim şöyle bir tekniğim var.

 

Kitabın ilk 20-30 sayfasını okurum.

Eğer kitap beni içine almazsa, hiç tereddüt etmeden kitabı bırakırım.

Kitap çok iyi değil ama yazarın bende kredisi varsa, diğer kitaplarını çok beğendiğim bir yazarsa, belki sıkıcı bir kitabına bir süre daha katlanabilirim.

 

Başladığım kitapların yaklaşık yarısını 20-30 sayfa okuduktan sonra bırakmışımdır ve bunla da gurur duyarım. :-)

 

Sözün özü

 

Yediğiniz şeyler, hücrelerinizi yeniler, vücudunuzu adeta yeniden formatlar.

Eğer uzun süre sağlıksız aburcuburlarla beslenirseniz, vücudunuz çökecektir.

Yani seçerek yemek zorundasınız.

 

Aynı şekilde, okuduğunuz şeyler de zihninizi, algınızı, düşünme şeklinizi yeniler, formatlar.

Seçmeden okursanız, zihninize, ruhunuza, kalbinize kalıcı zararlar vermiş olursunuz.

 

Okumanın amacı ‘bilgi aktarımı’dır.

Bunu sağlamayan cümle, paragraf, sayfa, bölüm hatta kitap okunmayı hak etmiyor demektir.

Suçluluk duymadan atlayın, bırakın, vazgeçin.

 

(by omeruner)

img

Ömer ÜNER

Yorumlar